Nahçıvan
Özerk Cumhuriyeti İran'la sınırda bulunmaktadır. 410.000 sakini var ve yaklaşık
25 yıldır Ermenistan tarafından ablukada yaşıyor.
Milli
Meclis üyesi Elhan Süleymanov Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM )
İzleme Komitesi toplantısında konuşması sırasında "Bu ölüm saçan Nahçıvan
ablukasını aşmak gerekir. Ama kimse bu konuda duymak istemiyor"
kelimelerin işletmekle SSCB'nin dağılmasından sonra abluka altında yaşayan
Nahçıvan'ın sorununu bir daha gündeme getirdi.
Nahçıvan
Ortadoğu'nun en eski şehirlerinden biridir. Onun 3500 yılı aşkın yaşı vardır.
Tarih
boyunca Nahçıvan da Ermenilerle mücadele yaptı. Nahçıvan nehrinin alt kısmında
ve Cehri nehrinin kaynağında 12 Mayıs 1905 yılında, Nahçıvan nehrinin yukarı
bölümünde 12-18 Mayıs 1905 yılında, Elince nehrinin yakınında, Şurut köyü ve
Gilan nehri havzasında 12-18 Mayıs 1905 yılında Nahçıvanlılar Ermeniler
tarafından soykırıma maruz kalmışlardır. Zengibasar 48 köy tamamen yakılmış, 18
kız ve genç kadın esir alınmış, 400'den fazla çocuk, 150 yaşlı erkek ve kadın
öldürülmüş, 100 hasta yakılmış, 816 mülteci Araz boğulmuş, 160 bin kişi ise
Güney Azerbaycan'a geçerek orada evsiz kalmıştır. Vedibasar 118 köy yakılmış,
900 kişi topçu ateşi ile öldürülmüş, 6 kadın esir alınmış, 300'den fazla çocuk
ve yaşlı öldürülmüşdü. Dereleyezde 74, Şerur ve Şahtahtıda ise 76 köy
yakılmıştır. Şerurda 810 kişi hasta yatağındaca katledilmiş, 144 kadın esir
alınmış, 72 kişi top ateşile imha edilmiş, 150 yaşlı ve kadın öldürülmüştür. Şahtahtıda
ise 3 kadın esir alınmış, 35 çocuk, 14 yaşlı erkek, 8 kadın ve 9 hasta
öldürüldü. SSCB döneminde de Nahçıvan'ın Ermenistan'a bağlamak arzuları ile
yaşayan Ermeniler tüm yollara el atıyorlardı. Ermenistan K(b)P MK eski
sekreteri A.Xancyanın planı üzere dünyanın her tarafından tüm Ermeniler bu
araziye köçmeli ve Nahçıvanı Ermenistan'a birleştirmeli, tüm Azerileri ise
Ermenistan'dan Azerbaycan'a köçürmeli idiler. Geçenlerde duydum ki, Ermenistan
hükümeti Nahçıvanı Ermenistan'a birleştirmeyi talep etmiştir, fakat Azerbaycan
hükümeti ret cevabı vermiştir".
Nahçıvan
Özerk Cumhuriyeti İran'la sınırda bulunmaktadır. 410.000 sakini var ve yaklaşık
25 yıldır Ermenistan tarafından abluka altında yaşıyor. Nahçıvan'ın ablukaya
alınması konusunda tarihçiler farklı görüşler söylüyorlar. Bazıları 1986, 1987,
bazıları 1990, 1991, 1992 vb.
Genellikle
ablukaya alma 2 türlü olur: siyasi ve ekonomik. Nahçıvan ekonomik ablukaya
1990'lı yıllardan, siyasi açıdan ise 1986 yıllardan düşürülmeye başlanmıştır
Azerbaycan
ve onun ayrılmaz bir parçası olan Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti bağımsızlık
kazanmak için uzun süre mücadele etmiştir. 1990 yılında Nahçıvan Özerk Sovyet
Sosyalist Cumhuriyeti Yüksek Sovyeti "Moskova ve Kars sözleşme"
lerini temel alarak SSCB'nin terkibinden çıkmak karar kabul etti. Bu, aslında,
SSCB'nin yıkılmasının başlangıcı idi. 1990 yılından sonraki siyasi süreçler ve
Dağlık Karabağ çevresinde başlanan olaylar Nahçıvan'da da kendi yankısını
buluyordu. Bu dönemde Nahçıvan'ın durumu daha ağırdı. Onu Ermeniler tarafından
işgal tehlikesi bekliyordu. Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Sederek ilinin idari
arazisine dahil olan ve 1920'li yıllarda Nahçıvan topraklarının bir bölümünün
Ermenistan'a verilmesi sonucunda bölgesindeki anklav duruma düşen Kerki köyü
Karabağ'da bölücü sorunun kızışması döneminde işgal edilmiştir. Oysa, o
zamanlarda Ermeniler sadece Dağlık Karabağ'ın Azeriler yaşayan köylerine yok,
Azerbaycan'ın Ermenistan sınırboyu köylerine karşı da silahlı terör saldırıları
hayata geçiriyorlardı.
1990
yılının 19 Ocak ile 20-ne bağlayan gece Ermeni silahlı birlikleri Sederekin
Kerki köyüne saldırarak, orayı işgal ettiler. Kerki köyü işgal edilmesine Ermenistan'da
dislokasiya edilen 7'ci Sovyet ordusunun bölümleri de yardım etti. Sederek
dahil bu silahlı saldırılara Ermenistan'la sınırda yaşayan tüm köyler maruz
kaldı. 1990-1994 yıllarında 14 kez Ermenilerin ağır zırhlı araçları ile
saldırısına maruz kalan köyde ağır savaşlar gitse de, tüm özerk cumhuriyet
ablukaya düşse ve yüzlerce insan şehit olsa da yerel halk burayı terk etmedi.
Dağların eteğine sığındılar. Beklenenin aksine toprakları terk etmediler,
sonuna kadar savaştılar ..
Sədərəkin
Kerki köyü Nahçıvan'ın Ermeniler tarafından işgal edilmiş tek köyü. Köy
arazisindeki şehitlikle geçen yüzyılın başlarında burada yapılan savaşlarda
şehit düşmüş Türk askerinin türbesi var.
Bugün
de Ermeniler Nahçıvan'a toprak iddiaları ileri sürmektedirler. Abluka altında
yaşayan bu eski Türk toprağına Ermenistan Başsavcısı resmi Ermenistan'ın göz
tikdiyin açıklar. Sözde Ermeni soykırımının 100 yıldönümü nedeniyle düzenlenen
forumda konuşan Başsavcı Azerbaycan'dan yeni toprak iddiasını da gizlemez:
"Ermenistan'ın hem Türkiye hem de Azerbaycan (Nahçıvan bölgesi) arazi
sorunu var. Bunun hukuki çerçevede çözümü için Ermenistan tarafı şikayet
dilekçesi yazıp BM ye ve Uluslararası Mahkeme'ye sunulmalıdır”.
Savcı
Avgan Ovsepyanın Türkiye Ermeni Kilisesi, arazilerini ve sözde kaybettikleri
toprakları Ermenistan'a geri vermek olduklarını iddia etti. Ermenistan, tabii
ki, bu kez de huzurlu durmadı ve "Nahicevan"ın milli - siyasi
girişimleri" adlı provoke nitelikte açıklama yaptı. Bildiride deniyor:
"Nahicevan Ermeni etnosunun temel oluşmuş ocaklarından biri olup. 1921
yılında oraya zorla Azerbaycan'a birleştirilip. Fakat biz eminiz ki, işgal
altında olan bu yere geç, ya tez, kendi tarihi sahibinin kontrolüne
geçecek".
ABD'nin
San Francisco şehrinde Rusça çıkan “Russkaya jizn” gazetesi 1987 yılı 10 Kasım
da ABD Ermenileri E. Kokosyan ve L. Dunamalyanın "Nahçıvan uğruna hareketin
özü" makalesini yayımlamıştır.
E.Süleymanov
haklı olarak kaydeder ki, 25 yıl boyunca hiçbir uluslararası kurumda dahil
Nahçıvan'ın blokadası hakkında herhangi bir dinleme, müzakere aparılmayıb,
belge kabul edilmeyib: "Gelin, öncelikle, bu ölüm saçan ablukanı
kaldıralım. Bunu ise hiç kimse duymak istemiyor. Avrupa Konseyi Azerbaycan'da
demokrasinin gelişimini hızlandırmak istiyorsa öncelikle işgale son verilmesi
için son sözünü demelidir."
Ermenistan
yetkilileri bilmemiş değildir ki, açıkça meseleyi "Nahçıvandan başlamak"
dünya kamuoyu tarafından Azerbaycan'a açık askeri tecavüz gibi değerlendirilir.
Öte yandan, onlar iyi biliyorlardı ki, Nahçıvan'da Ermenistan'ın ilhakçılıq
planlarını savunacak sosyal tabanı yoktur. Ve bir de Nahçıvan nüfusunun müstesna
dirayetiyle ve yiğitliğini, muhtemelen, Ermenistan'da henüz unutmamışdılar.
Onlar iyi hatırlıyorlar ki, örneğin, 1905 yılının Mayıs ayında Ermeniler Nahçıvan'da
teröre başladığında Azerbaycanlılar cevap önlemleri görmek zorunda kalmışlardır
ve sonuçta fitnekarlar ve teröristler layıkıyla ceza almışlar. 1906 Şubat'ında
Tiflis'te geçirilen Ermeni-Müslüman barış meclisinde Xatisovun (Ermenistan'ın
gelecek Başbakanı) anlattığına göre, o zaman Nahçıvan'da "45 Ermeni ve 1
Müslüman" helak olmuştur. Bu rakamların gerçeğe uygun olup olmadığına
bakmadık. Fakat yapılan şey, yapılmışlığıyla kalıyor: 1911 yılında M.S.Ordubadinin
yazdığı gibi: "1905 yılının Mayıs ayında Ermeniler Nahçıvan'da bütün bütün
yenilerek, milli tarihlerinin sayfalarına siyah bir çizgi çektiler".
Zaur Aliyev,
Siyasi bilimler üzre felsefe doktoru
0 коммент.:
Отправить комментарий