Milletlerin daha geniş topraklara hükmetme, daha nüfuzlu ve daha zengin bir toplum olma hırsı, insanı ve insani değerleri geri plâna iten bir anlayışı doğurmuştur. Halbuki hemen bütün dinlerin temel felsefesinde yer alan en önemli ilkelerden biri, “canlı”nın yaratanla ilişkilendirilen kutsallığı ve canlılar içinde en muteber addedilen insana olan saygıdır.
Buna rağmen çoğu insanın egoizmin etkisiyle başkalarını kullanma ve başkalarının sırtından geçinme istekleri, yani emperyalist düşünce, devletler ve toplumlar arasında sürekli rekabete ve çatışmalara yol açmıştır. Nitekim Rusya, Avusturya -Macaristan, Almanya, Fransa ve İngiltere gibi 19. yüzyılın belli başlı sömürge imparatorlukları büyük bir rekabet içinde dünyayı paylaşırken, daha fazlaya sahip olma hırsı, “elde etmek” uğruna her yolu mübah görmüştür. Buna bağlı olarak, henüz doğrudan sömürgeleri haline getiremedikleri Osmanlı Devleti’nin, hırıstiyanlık adına gayrimüslim halkını kışkırtırken, öte yandan Osmanlı topraklarını paylaşma plânları yapmışlardır. Esasen Batı’nın aralarındaki üstü örtülü rekabet ve birbirlerine hükmetme düşünceleri, Birinci Dünya Savaşı’yla kuvveden fiile dönüşün göstergesidir.Yusuf Halaçoğlu. Sürgündən soyqırıma: erməni iddiaları
Info Post
0 коммент.:
Отправить комментарий