SON MƏLUMATLAR

16.08.2018

Info Post
Milletlerin daha geniş topraklara hükmetme, daha nüfuzlu ve daha zengin bir toplum olma hırsı, insanı ve insani değerleri geri plâna iten bir anlayışı doğurmuş­tur. Halbuki hemen bütün dinlerin temel felsefesinde yer alan en önemli ilkelerden biri, “canlı”nın yaratanla iliş­kilendirilen kutsallığı ve canlılar içinde en muteber ad­dedilen insana olan saygıdır.
Buna rağmen çoğu insa­nın egoizmin etkisiyle başkalarını kullanma ve başkala­rının sırtından geçinme istekleri, yani emperyalist dü­şünce, devletler ve toplumlar arasında sürekli rekabete ve çatışmalara yol açmıştır. Nitekim Rusya, Avusturya -Macaristan, Almanya, Fransa ve İngiltere gibi 19. yüz­yılın belli başlı sömürge imparatorlukları büyük bir re­kabet içinde dünyayı paylaşırken, daha fazlaya sahip olma hırsı, “elde etmek” uğruna her yolu mübah gör­müştür. Buna bağlı olarak, henüz doğrudan sömürgeleri haline getiremedikleri Osmanlı Devleti’nin, hırıstiyanlık adına gayrimüslim halkını kışkırtırken, öte yandan Osmanlı topraklarını paylaşma plânları yapmışlardır. Esasen Batı’nın aralarındaki üstü örtülü rekabet ve birbirlerine hükmetme düşünceleri, Birinci Dünya Sava­şı’yla kuvveden fiile dönüşün göstergesidir.

0 коммент.:

Отправить комментарий